Arrow, Flash ve League of Legends’in yapımcılarının, çekirdek kadroda yer aldığı Supergirl, her ne kadar sinematik açıdan yerden yere vurulsa da, reytinglerde zirvedeki yerini koruyor.
Supergirl, çizgi roman dünyasında efsanevi Superman’ın kuzeni olarak bilinen bir karakter. Kal-El ile birlikte, Kripton’un yok oluşundan sağ kurtulan nadir karakterlerden biri. Supergirl, 1950’li yıllarda, kuzenine destek olsun diye yaratılmış.
Dizide de benzer bir senaryo görsek de, bu dizinin önündeki en büyük engellerinden biri. Kara Zor-El adeta kuzeninin ününden faydalanmaya çalışan bir karakter görünümünde. Bunu, dizinin her bölümünde defalarca kez Kal-El’e gönderme yapılmasından tahmin edebiliyoruz. Bu göndermelerde bile çok ciddi mantık hataları mevcut. Nasılsa, tüm Superman düşmanları, Supergirl düşmanlarına evriliyor ve orijinal düşmanların yokluğu sorun yaratıyor.
Elbette daha saçma ögeler de mevcut. Kal-El, WhatsApp benzeri bir platformdan, Kara’ya sürekli övgü diziyor ve “kendisinin başaramadıklarını başardığını” vurguluyor. Bu da ziyadesiyle garip. Cat Grant gibi stereotip bir karakter de işleri kolaylaştırmıyor.
Ancak senarist ve yönetmen grubuna baktığımızda bunun doğal olduğunu anlıyoruz. Arrow, Flash ve League of Legends gibi dizilerde, “Her nedense” kadın karakterlerin üstünlüğünü vurgulayan Sarah Schechter, Greg Berlanti ve Ali Adler, bu yapımda da karşımıza çıkıyor. Dizinin büyük bölümü “kadınların gücü” konsepti ile hayatta kalsa da, Superman’e olan aşırı bağımlılık, bu konsepti yerle bir ediyor.
IMDB’de bile 6 seviyesinde oldukça düşük bir puan alan yapım, diğer eleştirmenlerce de fazla beğenilmiş değil.
Her şeye karşın, yapımın reytingleri zirveye oynayacak seviyede. İlk bölümü 13 milyon kişi tarafından izlenen dizi, 12.bölümünde de 8-9 milyon bandına istikrarlı biçimde yerleşmiş durumda. Reytingler böyle devam ederse, ikinci sezonun kısa sürede onaylanacağını da rahatça söyleyebiliriz.