II. Dünya Savaşı’ndan sonra başlayan Soğuk Savaş’ın etkisi 1947-1991 yılları arasında tüm dünyada siyasi, askeri, sanat, bilim ve teknoloji alanlarında yoğun olarak hissedildi. Başta ABD ve Sovyet Rusya olmak üzere neredeyse tüm Doğu ve Batı Bloğu ulusları bu dönem içerisinde üstün silah teknolojileri geliştirdiler ve ürettiler. Dönemin en tehlikeli boyutu ise nükleer silah teknolojileriydi. O dönemdeki nükleer silahlanma yarışı, yapılan uluslararası anlaşmalarla bir dönem sınırlandırıldı. Ancak aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu tehlike yeniden canlandı. Onlarca ülkede yapılan anketlerin sonucu yüz binlerce insanın nükleer silahlar konusundaki endişelerini açıkça gösteriyor. Günümüzde ise en az nükleer silah teknolojileri kadar tehlikeli başka bir boyut ise Yapay zeka (AI) teknolojileridir.
AI teknolojileri geliştikçe, yapay zekalar insanların üstesinden gelemeyeceği kararları daha hızlı bir şekilde verebilecekler.
Geçtiğimiz günlerde Moskova’da yapılan stratejik bir toplantıda Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın ABD savunmasını yenebilmesi için yapay zeka teknolojilerinin önemli olduğunu vurguladı.
Dünya, merkezinde yapay zekanın olacağı bir soğuk savaşa girebilir. AI, olası bir nükleer saldırı tehdidi karşısında bir insandan çok daha hızlı, yerinde ve tereddütsüz kararlar verebilir. Bu da ülkeler arasında caydırıcı bir unsur olabilir. Gelişmiş AI teknolojilerine sahip olmak, Soğuk Savaş döneminde nükleer silahlarda olduğu gibi karşılıklı saldırılara karşı büyük ölçüde caydırıcılık sağlayacaktır. Ayrıca AI teknolojilerini geliştiren ülkeler sadece askeri alanda değil ekonomide de uluslararası alanda büyük avantaj yakalayabilirler.
İlk bakışta biraz ütopik gözükse de, AI teknolojilerinin daha da gelişmesi durumunda ülkeler nükleer füze fırlatma kodlarını yapay zekanın eline teslim edebilir. Böylece olası bir nükleer saldırı veya savunma durumunda insan kaynaklı hataların, deyim yerindeyse bir felaketin önüne çok geç olmadan geçilebilir.
Çin’in J-20 savaş jeti resmen hizmete girdi!