Terminator Dark Fate, T2’den beri yapılmış en iyi Terminator filmi mi?

Terminator filmi

#İŞBİRLİĞİ

25 sene önceydi, hatırlayabildiğim kadarıyla Terminator 2’yle ilk kez karşılaşmıştım. T-101’in ufak bir bıçak yardımıyla kolunu kesip metal iskeletini ortaya çıkarması beni çok etkilemişti. Arnold Schwarzenegger’ı gerçekten de bir robot sanmıştım, çocuk aklımlaTerminator Dark Fate

Terminator Dark Fate, T2’den beri yapılmış en iyi Terminator filmi mi?

20 sene önceydi, arkadaşım Ömer’in evinde internet bağlantısı vardı, yerli yabancı pek çok sitede gezinirdi. Bana “Yakında Terminator 3 vizyona girecek” demişti. Sonra ben defalarca “Hani T3 çıkıyordu, nerede kaldı?” diye sormuştum. Nihayet 2003 yılında gelebilmişti…
Terminator 3: Rise of The Machines, Arnold Schwarzenegger’ın tempolu sahneleri kaldırabilecek formda olduğu son Terminator filmiydi. Can sıkan taraf ise, filmde Linda Hamilton ve Edward Furlong yoktu.

T3’ün ardından Sarah Connor Chronicles dizisi, Salvation ve Genisys filmleri gelmişti…
Dizi, o kadar da sevilmemişti ve bütçesi de yüksek olduğu için gelir – gider dengesi sağlanamamış ve ömrü uzun olmamıştı.

Salvation’ı yeni bir Terminator üçlemesinin ilk halkası olarak düşünmüşlerdi. James Cameron’ın ışıltıyla parlayan, pürüzsüz makinelerine kıyasla bu filmdeki makineler kirli, yağlı ve yer yer paslıydı. Arnold Schwarzenegger’ın olmadığı ilk Terminator filmiydi bu. Gelecek, o kadar da temiz bir yer değildi ve bunu öğrenmemiz gerekirdi. Bence harika bir filmdi, ama pek sevilmedi. Üçleme iptal edildi.

Yıllar sonrasında Genisys ile karşılaştık. Günümüz akıllı telefonları, işletim sistemleri ve yapay zekâ unsurunu kullanarak yeni bir üçlemenin ilk halkası olarak planlandı. Schwarzenegger geri dönmüştü ve bir de, genç kuşağın tanıdığı pek çok popüler genç oyuncuya yer verilmişti filmde. Lakin bu film, yer yer gereğinden fazla ciddiyetsizdi sanki. Üstüne üstlük, John Connor karakteri için verilen karar da ilginçti. Yine de, “yaşlanabilir Terminator” fikri çok iyiydi. İçi her ne kadar makine olsa da dışı yaşayan bir organizmaydı ve zamanla yaşlanıyordu. Evet, filmin gişesi pek yüksek olmadı ve bu üçleme de iptal edildi.

Terminator Dark Fate, T2'den beri yapılmış en iyi Terminator filmi mi?

Herkes “Acaba bundan sonra yeni bir Terminator olur mu?” diye düşünürken, “Evet” cevabı geldi

Bu kez Terminator: Dark Fate duyuruldu. Filmde Arnold Schwarzenegger da olacaktı. Dahası, Linda Hamilton da yıllar sonra Sarah Connor karakteriyle geri dönecekti. Dahası, filmde Edward Furlong da olacaktı. Dahası, filmi Deadpool’ün yönetmeni Tim Miller yönetecekti. Ve dahası… Bu filmin yapımcı koltuğunda bu kez efsane James Cameron oturacaktı. Ve ve dahası… Bu filmin Terminator 2’den sonraki gerçek devam filmi olacağı, diğer filmlerin yok sayılacağı söylenmişti. Eh, belki de yıllar sonra en iyi Terminator filmine merhaba diyecektik…

Terminator: Dark Fate (Kara Kader olarak çevrildi), 1 Kasım itibarıyla vizyonda yerini alıyor. Filmi, genel gösteriminden birkaç gün önce, özel bir basın etkinliğinde izleme şansına eriştim ve görüşlerimi sizle paylaşmak istiyorum. Önce spoiler’sız, sonrasında da spoiler’lı bazı bilgiler vereceğim.

İlk 3 Terminator filminin afişini hatırlıyorsanız, en üstte yalnızca “Schwarzenegger” yazdığını da bilirsiniz. Sonraki filmlerde ise durum farklıydı. O soyadını göremeyince garip hissetmiştim hatta. Dark Fate’te de “Schwarzenegger” ibaresi yok, zira bu film, Arnold’dan çok Linda Hamilton’ın filmi. Baştan sonra filmin büyük bölümünde de bunu hissettiriyor.
Dark Fate, açılışı itibarıyla sürpriz sahnelerle seyirciyi selamlıyor. Gerçekten “bence” büyük bir sürprizi de bünyesinde barındırıyor. Başlayalı daha birkaç dakika olmuşken belki de başka bir film olsa “işte bu sahneyle bitebilir” diye düşünürdünüz, ama Dark Fate yeni başlıyor…

Sarah Connor, gerçekten hâlâ çok güçlü bir savaşçı, ama tek başına kazanabilecek kadar değil. Bu yüzden de yardıma ihtiyacı var. Linda Hamilton, ilerlemiş yaşına rağmen çok iyi bir oyunculuk çıkarıyor. Tıpkı James Cameron’ın dediği gibi, “Hollywood’a bakın, 60’lı yaşlarda pek çok erkek aksiyon yıldızı var, ama kadın yok. İşte Linda Hamilton, bu boşluğu doldurmaya geldi” ve doldurdu da. Arnold Schwarzenegger da iyi bir partner olarak boy gösteriyor ve bu kez “İşte şunu yapacak” dediğimiz bazı sahnelerde bizi şaşırtıyor, o beklediğimiz şeyleri yapmıyor. Nelerden bahsettiğimi birazdan spoiler’lı bölümde okuyabilirsiniz isterseniz.

Tek tek isimlerini saymayacağım, ama genç oyuncular da gayet iyiydi bence. Hatta ilk gördüğümde pek hoşuma gitmeyen yeni Terminator bile (Gabriel Luna) iyiydi.
Dark Fate’i her ne kadar Tim Miller yönetmiş olsa da, hemen her sahnede, her kamera açısında, pek çok replikte James Cameron’ın varlığını hissediyorsunuz. “Bu gerçekten de T2 sosuna sahip bir film, gerçekten de Terminator 2’nin devamı” diyorsunuz. Bazı müzikler bile direkt T2’den alınmış. Birazdan spoiler’lı bölümde de bazı detaylar vereceğim.

Ve klasik Terminator sosu… Salvation haricindeki bütün Terminator filmlerinde aynı temel sos vardır: Gelecekten bir kurtarıcı ve düşman gönderilir. Kısa süreliğine karakterlerin normal yaşantıları gösterilir, çünkü birazdan her şey değişecektir. Sonra sıkı bir kovalamaca başlar ve genelde araçlar kullanılır. Sonra planlar yapılır ve son düello için bir mekân belirlenir… İşte bu sos ya da bu formül, Dark Fate’te de geçerli.

Toparlamak gerekirse, Dark Fate’in güzel bir film olduğunu, güzel bir Terminator filmi olduğunu söyleyebilirim. T2 sosu fark edilmeyecek gibi değil, ancak pek çoklarının söylediği gibi “T2’den bu yana yapılmış en iyi Terminator filmi” mi, bu şu an benim için soru işareti.

Terminator Dark Fate, T2'den beri yapılmış en iyi Terminator filmi mi?

ANALİZLİ, KARŞILAŞTIRMALI VE SPOILER’LI BÖLÜM. BU BÖLÜMÜ FİLMİ İZLEDİKTEN SONRA DA OKUYABİLİRSİNİZ

– Her ne kadar “Bu film, T2’nin devamı. Diğer filmleri yok sayıyoruz” denilse de, diğer filmlerden de pek çok irili ufaklı detayın Dark Fate’e aktarıldığını görüyoruz. Mesela “yaşlı Terminator” fikrini Genisys’te görmüştük. Salvation’da da bir insanın Terminatorleştirilmesine tanıklık etmiştik. Benzer bir durum, Dark Fate’te de var. Bir Terminator’ün aile yaşantısını da kısa süreli de olsa Sarah Connor Chronicles dizisinde görmüştük.

– John Connor, Terminator evreninde çok önemli bir karakter. Açıkçası öldürülmesini beklemiyordum. Öyle ki onu öldüren Terminator de yine filmdeki yaşlı Terminator’ün ta kendisi (E zamanla yaşlanıyor dedik ya). Sarah Connor’ın elindeki pompalı tüfek de John’un öldürüldüğü tüfek. Bir de ek parantez açalım. Terminator 3’teki T-101, gelecekte John Connor’ı öldürdüğünü söylüyordu. Gelecekte olmasa da başarılı oldu denebilir.

– Şimdiye kadar görmediğimiz bir T-101 karakterini görüyoruz. Görevini tamamladıktan sonra kendine bir amaç ediniyor (Kendi kendine yani?) ve bunun için hareket ediyor. Hiç Perdeci Terminator görmüş müydünüz? Kendine bir aile ediniyor ve yıllarca hem onlarla yaşıyor hem de daha fazla insan olmak için yeni şeyler öğreniyor. Yalnız burada kafama bir şey takıldı… Terminator’lerin CPU’ları normalde kapalı devredir ve “daha fazla öğrenebilmesi için” çipinin öğrenme fonksiyonunun aktifleştirilmesi gerekir. Bu sahneyi T2’de, John yaparken görmüştük. Fakat Dark Fate’te ise böyle bir şey yok. Kendi kendine de çipini çıkarıp takamayacağına göre, burada büyük bir soru işareti var… Bu soruyu Dark Fate ekibine, özellikle de James Cameron’a sormak isterdim.

– Gelelim “İşte bu sahnede Arnold şimdi şunu yapacak” diye beklediğim, ama hayal kırıklığına uğradığım sahnelere. Arnold, giyinip evden çıkarken eline güneş gözlüğü alıyor. Tam takacakken birden vazgeçiyor ve gözlüğü bırakıyor. Diğer bir sahnede, ailesiyle vedalaşırken “Geri dönmeyeceğim” diyor. Bu, belki de bir daha Terminator filminde oynamayacağı anlamına da geliyor olabilir. Son olarak, finale doğru, kendini boşluğa bırakmadan önce Sarah ve Dani’ye bakıyor. Tam da bir şey söyleyecek gibi hissettirirken bir şey söylemeden atlıyor. İşte bu üç sahne bence ilginçti.

Keenetic Extra DSL ile Mobil Uygulama Üzerinden Hızlı ve Kolay İnternet Kurulumu