Çip krizi tüm dünyanın en çok konuşulan konulardan biri. Peki cip krizi nasıl başladı? Ne zaman bitecek?
Çip krizi meselesini anlamak için önce yarı iletkenleri anlamak gerekiyor. Yarı iletkenler mikro chiplerin ana maddelerinden biri. Mikro çipler günümüzde oldukça önemli bir yere sahip. Arabanın sürüş ve fren yeteneklerini bu küçük chipler kontrol ediyorlar. Airbag ve sürüş destek gibi teknolojiler bu cipler olmadan olmaz.
Silizium, yarı iletkenlerin ve dolaysıyla ciplerin ana hammadelerinden biri. Transisörler ve diyotlar gibi çeşitli elektronik birleşenler silizium maddesine ihtiyaçları var. Bir arabada ortalama 500 adet microcipin olması bu endüstrinin ne kadar çabul etkinlenebileceğini düşünün.
Peki bunların hepsi nasıl başladı
Olayı daha iyi anlamak için 2020 yılına geri gitmek gerek. 2020 yılında dünya tozpembeydi. Her şey yolundaydı. Yarı iletken piyasası güzel günler yaşıyordu ve ekonomik olarak sürekli büyüyordu. Sonra tüm dünya Covid ile tanıştı. İlk olarak otomobil endüstrisi siparişlerin düşeceği endişesine kapıldı. Ve öyle de oldu.
Araba satışları inanılmaz geriledi. Otomobil endüstrisi paniğe kapılarak çip alımlarını iptal etti. Bu otomobil endüstrisinin en büyük hatasıydı. Önünü göremediği için Stok yapmak istemedi. Dünyanın en büyük çip üreticilerinden biri olan TSMC elindeki çipleri ne yapacağını düşünürken Covid nedeniyle evlere kapanan insanlar Tüketici elektroniği ürünlerine yüklendiler.
Bu alanda satışlar arttı ve çip stokları bu endüstriye satıldı. Akıllı telefonlar, tablet , dizüstü ve konsollar inanılmaz satışlar yaptılar ve çip stoku hızlıca eridi. Tüm dünya dijitalleşme yarışına girdi. Her şey dijitalleşirken çipler peynir ekmek gibi satıldı. Araba endüstrisi toparlandığında onlara verilecek çip kalmamıştı dünyada.
Nasıl devam etti.
2021 in başlarında Samsung, NXP ve Infineon gibi çip üreticileri doğal afetlerle boğuşmak zorunda kaldılar. Texas bölgesinde bulunan fabrikalarda , bölgede yaşanan çok güçlü kar fırtınalarından dolayı sürekli elektrik kesintileri gerçekleşti. Bu da fabrikaların kontrollü bir şekilde kapanmamasına neden oldu. Makineler ve üretim bantları bu kesintilerden zarar gördü ve üretim durdu.
Aynı dönemde Japonya da doğal afetlerle boğuştu. Hatta cip fabrikalarında yangınlar bile çıktı. Renesas Electronic büyük bir yangın ile üretim bandını kaybetti ve bu da daha az çip üretimine yol açtı.
Ardından da hammadde sorunu başladı. Fabrikalar silizium bulamamaya başladı.
Ayrıca bu da yetmiyormuş gibi politik savaşlar başladı. ABD başkanı Trump çinli Huawei’ye savaş açarak genişlemesini engelledi. Çin hükümeti de buna karşın birçok çip fabrikalarını satın aldı. Bu esasında oldukça tehlikeli bir oyun. Yapılan bir araştırmaya göre 2021 yılında yarı iletken pazarı %25.6 2022 yılında ise %8.8 büyüyeceği öngörüldü.
Gelecekte ne olacak
Intel ve Infineon gibi üreticiler kapasitelerini arttırıyorlar. Buradaki hedef 2023 yılında yeterli cipleri pazara sunabilmek. Ama bu göründüğü kadar kolay değil. Çünkü milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç duyan bu fabrikalar bir günde kurulamıyor. Var olan bir üretim tesisini genişletmek 18 ile 24 ay sürebiliyor. Bir tesisin yeniden inşaat etmek ise en az 4 yıl sürebilir. Bunun anlamı kısa vadede bir çözüm görünmüyor. Hatta durum daha da kötüleşebilir.
Taiwan ülkesi dünyanın en büyük çip üreticilerinden biri. Ama burası da kaynayan bir kazan. Çünkü Çin bu ülkede kendi ağırlığını hissettirmek için herşeyi yapıyor. Bu ülkede iç ve dış politika her an karışabilir ve bu da çip üretimini olumsuz etkileyebilir.
Çin çipleri öncelikle kendi ürünlerinde kullanmak istiyor. Asya kıtası çip tüketiminde başı çekiyor. Kısıtlı bir üretimde Avrupa ve Amerika kıtası bundan çok olumsuz etkilenecek.
Intel 20 milyar dolarlık yatırım ile Arizona’daki fabrikayı büyüteceğini duyurdu. Texas Instruments de ABD’de çip fabrikaları kuracağını söyledi. Avrupa kıtası da ihtiyaçlarını karşılayacak çözümler arıyor. Samsung ise 2030 yılına kadar yapacağı toplam 151 milyar dolarlık yatırım ile çip krizine çözüm üretme peşinde.
Peki fabrikalar yapıldı. Durumu kurtardık mı. HAYIR. Teknolojik fabrikalar kurduktan sonra kalifiyeli eleman arayışı da başlayacak. Ve ne yazık ki yeterli teknik eleman bulunamayacak. Hatta yakın gelecekte dünya mühendis sıkıntısı da çekecek.