#İŞBİRLİĞİ
4) Soğuk Savaş Döneminde Sovyetler Birliği’nin Bilim ve Teknolojiye Bakış Açısı
Tarihi kazananlar yazdığı için, bugün hemen her şeyin iyi ya da kötü yönde sorumlusu olarak ABD’yi görüyoruz; ama o dönemde Sovyetler Birliği bu yarışın belki de esas öncüsüydü. Nükleer fizikte yaşanan sansasyonel gelişmeler, ilk nükleer enerji santralinin inşası, ilk nükleer yakıt kullanan buz kıran ve ünlü Sovyet uzay programı derken, Sovyetler’in devlet, politik ve gündelik hayatına yeni bir kavram girmiş oldu: Bilimsel-Teknolojik Devrim / Scientific-Techological Revolution / Nauchno-Teknicheskaia Revoliutsiia!
II. Dünya Savaşı sonrasında, Soğuk Savaş etkisi ile hızlanan bilimsel ve teknolojik gelişmeler tüm dünyada olduğu gibi S.S.C.B.’de de rüzgarlar estiriyor, ülkenin tüm sosyo-ekonomik yapısı üzerinde “belki de onu yıkıma götüren” etkiler yaratıyordu. Bugün, tarihi tersten okumak herkese kolay gelebilir; ama ABD ile girilen amansız yarışın Sovyetler’i çöküşe götüren temel etken olup olmadığı hâlâ tartışılmaktadır.
O dönemler Sovyet Bloku içinde yer alan Doğu Almanya ve Çekoslovakya “STR” hareketinin temel merkezleriydi ve ABD’nin bakış açısından biraz daha farklı olarak, tüm gelişmeler “Sosyalizmin İnsani Yüzü” olarak konumlandırılmak isteniyordu. ABD’de test grupları, deney grupları, komüniteler, komiteler ve merkezi hiyerarşi üzerinden yürüyen sistem, aslında böyle olması beklenen Sovyetler Birliği’nde daha farklı şekilde ele alınıyordu. STR hareketinde “politize olmamış” bilim adamları ile beraber sosyologlar, antropologlar ve ekonomistler de vardı ve bu gelişmeleri “Soğuk Savaş” silahı olarak kullanmak yerine, ekonomik ve devlet sisteminin temeli haline getirmeyi hedefliyorlardı. Yani ABD’den farklı olarak devletin emrinde değil, devletin amade olduğu bir bilim ve teknoloji anlayışı olduğunu söyleyebiliriz.