#İŞBİRLİĞİ
10) Metropolis (1927)
Bu filmi iki nedenden ötürü de bu listeye almadım; IMBD listesinde yer alan eski bir film olduğu için aşırı övgüye mazhar olma imtiyazıyla donatılması ya da tam tersi, IMBD listesinde yer alan eski bir film olduğu için “abartılmış bir balon” sanılarak mevcudiyetine burun kıvırılması… Bugün “illuminati ifşacısı” blog’larda Beyonce klibinin ana kaynağı olarak gösteriliyor olabilir; fakat Metropolis esasında sinema tarihimizin en anlı şanlı eserlerinden birisidir.
Doğruyu söylemek gerekirse bu başarısını borçlu olduğu esas unsur set tasarımları ve yapım değeridir denilebilir; fakat dönemin şartları ele alındığına neden ağzı açık bırakacak kadar muazzam (ve günün teamülüne göre derin göndermelerle bezenmiş) bir eser olduğu daha net anlaşılıyor. “Maria” suretli biyo-mekanik bir robotun dini bir alt metin içeren varoluş sancılarını ele alan bu film, reenkarnasyondan yaratılışa, ruhtan materyalizme pek çok temaya paldır küldür dokunuyor. Adına tam olarak “yapay zeka” diyemesek de “duygusal tepkiler verebilen bir robot” tanımıyla, ele aldığımız kavramın temel taşlarını çekirdeğine yerleştiren Metropolis; “İnsan’a Karşı Makine” konseptini içeren bakış açısıyla bu listede yer alan pek çok filmin, hatta belki de tüm filmlerin öncülü olmayı başarmış bir başyapıt. Eğer sırf, bugünün standartlarına göre “aşırı yavaş ilerliyor” diye filme şans vermeyecekseniz, lütfen bu kararınızı bir kez daha gözden geçirin. Üzerine, film hakkında yazılmış harika bir analizi okumak isterseniz de sizi buraya alalım.
Hayatımızı değiştiren 35 buluş