#İŞBİRLİĞİ
7) The Matrix (1999)
Matrix dendiğinde aklınıza ilk gelen şey “yapay zeka” olmayabilir ama hepimizin hayatını öyle ya da böyle etkileyen bir fırtına olan The Matrix; aslında esaslı bir yapay zeka filmidir. Direk olarak “yapay zeka” temasını ele almasa da Cyberpunk evreninin geniş kitlelerce benimsenen bir yorumuna dayanan, hatta tartışmalı bir şekilde bu listedeki bir başka yapım olan “Ghost in the Shell‘den” etkilendiği / esinlendiği söylenen The Matrix efsanesi, bize yaşadığımız dünyanın gerçekliğini sorgulatmayı başaracak kadar mükemmel bir filmdi.
Don Davis tarafından bestelenen eşsiz Score’u, Wachowski‘leri “yeşille” özdeşleştiren benzersiz sinematografisi, bir dönemin gençliğini kendine esir eden sanat yönetmenliği ve varlık felsefesini kitlelerle tanıştıran senaryosu ile hâlâ yarattığı şok dalgasının büyüklüğüne erişilemeyeceğinin sinyallerini veriyor. Neredeyse tüm sahneleri kült haline gelen, gösterime girdikten seneler sonra bile pek çok yönetmene esin kaynağı olan, aksiyon sinemasını çok derin ve tatmin edici bir boyuta taşıyan The Matrix, tartışmalı olarak çekilmiş en iyi bilim kurgu filmi olabilir. Filmin yapay zeka sözcülüğünü esaslı bir kötü karakter / villain olan Agent Smith üstleniyor ve “Makineler” medeniyetinin diğer sözcüleri olan Kahin, Mimar ve irili ufaklı pek çok “programın” dünyasını bize Hugo Weaving arayüzüyle sunuyor. Bu noktada, temanın derinliklerine inen pek çok detayı The Matrix’in kendisinden ziyade “tamamlayıcı” olarak tasarlanan Animatrix serisinde ve hatta pek çok kişi tarafından bilinmeyen Enter the Matrix ve Path of Neo oyunlarında bulabilirsiniz. Hatta filmleri daha iyi anlamak istiyorsanız mutlaka oyunları oynamanız gerektiğini söyleyebilirim. Devam filmleri ilki kadar başarılı olmasa da, bir üçleme olarak benzersiz bir sinematik evren sunan The Matrix külliyatı, bizden sonra gelen nesil için bize göre Star Wars neyse o olabilir. Hatta bana kalırsa yere göğe konulamayan Star Wars; The Matrix evreninin yanında tatlı bir peri masalı gibi kalıyor.