#İŞBİRLİĞİ
Dünyaca ünlü DOOM video oyun serisini temel alan ikinci film DOOM: Annihilation, bugün itibarıyla sinema severlerin beğenisine sunuldu. Tony Giglio tarafından yönetilen ve arkasında Universal 1440 Entertainment’ın bulunduğu film, ev sinemasına yönelik bir yapım olarak hazırlandı. İlk duyurulduğu andan beri eleştirilerin odak noktasında olan ve “Neden bu filmde Doomguy yok?” sorularının hedefi olan film hakkında yönetmen Giglio ile bir röportaj gerçekleştirdik. Yardımları için Özgür Yıldız teşekkür ederiz.
DOOM: Annihilation röportajı (An interview with Tony Giglio, about DOOM: Annihilation – English text on second page! – Click here)
– DOOM serisiyle nasıl tanıştın ve favori bir Doom anın var mı?
Tony Giglio: Tanışmam ilk oyunla oldu, çıktıktan çok kısa bir süre sonra yani. Bir arkadaşımın ofisine gider ve saatlerce oynardık. Sonra kendime alabilmek için para biriktirmiştim. Her şeyini çok sevmiştim. Birinci Şahıs perspektifi devrimseldi. Kendini oyunda gibi hissediyordun. Sanıyorum FPS kavramının tüm oyunlarda neredeyse bir standart halini almasının sebebi bu.
DOOM serisinde pek çok favori anım var. Testereyi kullanmaya bayıldım. Tabii gizli silahları ve sağlık paketlerini bulmak da harikaydı. Ama en nihayetinde Spider Mastermind’ı yenebildiğim an nasıl heyecanlandığımı hatırlıyorum da, harika bir histi.
– İlk film hakkında ne düşünüyorsun?
Tony Giglio: İyi bir bilim kurgu aksiyon filmi olduğunu düşünüyorum, ama oyun serisine sadık bir film uyarlaması değildi.
– Ben de dahil pek çok hayran, filmde Doomguy karakterini görmeyi bekliyordu. Filmde o olmadığı gibi, başrolde bir kadın askerin olması şaşkınlık yarattı. Çünkü DOOM serisinde kadın karakter sayısı çok az. Peki bu fikir nasıl ortaya çıktı ve aldığınız geri bildirimler nasıldı?
Tony Giglio: Amacım, oyuna sadık bir adaptasyon yapmaktı. Sadece ilk 3 oyunda yer alan elementleri kullanmamıza izin vardı, ki Universal 1440 Entertainment bunların kullanım haklarına sahipti. Böylece hikâyeyi hazırlamaya başladım. Bir DOOM filmi için beni heyecanlandıran şeyler: İblisler, Cehennem ve boyut kapıları. Bu elementleri bir araya getirerek hikâyeyi oluşturmaya başladım. En dominant fikir, kapıları bir şekilde özel yapmaktı. Işınlanma üzerine çalışmalar yapılırken boyut kapısının yanlışlıkla Cehennem’e açılması destansı bir iş ve oyunlarda keşfedilmediğini hissettim. Cehennem ve iblisler üzerine yoğunlaştım. Eğer iblisler olacaksa, öyleyse melekler de olmalıydı. Cehennem varsa, Cennet de olmalıydı. Bunlar olsun ya da olmasın, DOOM’un içinde güçlü bir maneviyat olduğunu hissettim. Yani iblislerle bir melekten daha iyi kim savaşabilir ki, değil mi? Bu yüzden de inançlı büyük savaşçıları düşündüm. İlham kaynağı olarak Joan of Arc harika bir seçimdi. Baş karakter fikrimiz buradan geliyor yani.
“DOOM oyunlarının ana karakterinin “Doomguy” olduğunu biliyorum, ancak serinin köklerine indiğimizde, bazı şeyler öğrendim. Öncelikle “Doomguy”, hayranlar tarafından oluşturulmuş bir terim.”
DOOM oyunlarının ana karakterinin “Doomguy” olduğunu biliyorum, ancak serinin köklerine indiğimizde, bazı şeyler öğrendim. Öncelikle “Doomguy”, hayranlar tarafından oluşturulmuş bir terim. Oyunun kitapçıklarında bu ifade yer almıyor. DOOM 1’de karakteriniz “İsimsiz bir Space Marine” olarak belirtiliyor. İkincisi, yapımcılar karaktere bilerek isim vermedi ve böylece oyuncuları temsil etti. Bu da hikâyede ilerleyebilmek için bana güven verdi. 2016’da çıkan oyunla birlikte karakterlerin de önemleri artmış oldu. Orijinal oyunlarda DoomSlayer yok.
Amy Manson’ın bu filmde başrolde yer almasıyla ilgili internette tonlarca şey yazıldı ve oyuna saygısızlık anlamına geldiği belirtildi. Bense orijinal oyunun ruhuna çok uygun olduğuna inanıyorum. “Doomguy”, oyunu oynayan herhangi biri demekti ve oynayan herkes Doomguy’dır. Yani aslında filmdeki her karakter de Doomguy’dır. Filmin kadrosunda erkek, kadın, beyaz, siyah, Asyalı, Orta Doğulu, kısacası herkes var. Dünyanın dört bir yanından herkes bu oyunu oynuyor ve ben de bunu filmde göstermek istedim.
“Film, oyunun yeniden yaratılması amacını taşımıyor, ama oyuna bir saygı duruşu niteliğinde.”
Sonuçta bu bir film. Sadece oynanışı kopyalayamazsın. Neler eğlenceli olurdu? Bu yüzden de iyi hikâye detaylarının olduğu yere doğru yöneldim. Bu da Joan karakterini takip etmemi söylüyordu. Kariyerime prodüksiyon asistanı olarak başladım ve ne şanslıyım ki James Cameron’la da çalışabildim. Özellikle Terminator 2 ve Aliens olmak üzere, o benim çocukluk kahramanımdı. Bilim kurgu aksiyon tarafında Sigourney Weaver ve Linda Hamilton gibi önemli isimler var ve bu da Joan’ı baş karakter yapma konusunda bize güven verdi.
Film, oyunun yeniden yaratılması amacını taşımıyor, ama oyuna bir saygı duruşu niteliğinde. Oyunla rekabete giremeyiz. Oyunu SEN oynuyorsun ve karakteri SEN kontrol ediyorsun. Herkesle aynı oyunu oynuyorsun, ama herkesin oyun deneyimi farklı oluyor. Filmde ise bir senaryo var ve karakterlerin neler yaptığını izliyorsun. 90 dakika vs 80-100 saatlik oynanış. DOOM’dan ilham alan ve ona uygun bir film yapmak istedim, tabii hayranların da beğenebileceği bir film. Hatta DOOM’a tanıdık olmayanların da izlediklerinde seveceği bir film.
“Twitter’daki yorumlarda pek çok kişi, filmde Doomguy’ın olmaması sebebiyle memnuniyetsizliklerini dile getirdi, ama henüz filmi görmediler.”
Twitter’daki yorumlarda pek çok kişi, filmde Doomguy’ın olmaması sebebiyle memnuniyetsizliklerini dile getirdi, ama henüz filmi görmediler. Ayrıca, yeni oyundaki unsurları bu filmde kullanmamıza izin yoktu, sadece orijinal oyunlardan yola çıkabildik. Ve “Doomguy”, orijinal oyunda bir kahraman figürü, “Slayer” olarak yer almıyordu, normal bir askerdi. Bir tabanca veriliyordu ve savaşmaya gidiyordu. Bu detayları ben bile Joan’da kullanıyorum. Cezalandırılan ve bunun sonucunda evrendeki en kötü görevlerden birine gönderilen bir asker. Film için seçtiğimiz yol buydu.
– Filmin üzerinde çalıştığınız esnada, id Software’dan da bir açıklama gelmiş ve “Filmin yapımıyla bir ilgimiz yok” denilmişti. Neden böyle bir şey oldu? Onlarla birlikte çalışmak için bir teklifiniz olmuş muydu?
Tony Giglio: Onların cevabı, “Biz filmde yokuz” oldu ve bu %100 doğruydu / doğrudur. Universal 1440 Entertainment ve ben, DOOM’a sadık bir adaptasyon için özenle çalıştık. Oyunun orijinal yaratıcılarından birine danıştım (Kim olduğunu söylemek istemedi 🙂 ). Universal 1440 Entertainment, bir oyuncu grubuna odaklandı ve bir Doom filminde neler görmek istediklerini sordu. Biz de önerilerin neredeyse hepsini yaptık.
Evet, ben ve Universal 1140 Entertainment, id Software ve Bethesda ile birlikte hareket etmek istedik. Onların da filme istedikleri kadar katkı sunmalarını istedik. Bunu gündeme getirdiğimizde daha senaryo bile tamamlanmamıştı. Onları da düşündüğümüz için bize teşekkür ettiler, ancak bu süreçte yer almak istemediler. Bethesda’nın bana direkt olarak dediği şuydu: “Bizim işimiz video oyunlar, filmler değil.” Bethesda ve id ile işbirliği yapmayı çok isterdik, ama kararlarına saygı duyuyoruz.
– Özellikle yeni DOOM oyunlarının ortaya çıkmasıyla serinin popülaritesi tekrar yükseldi. Bu ortamda neden sinema salonlarına yönelik değil de ev sinemasına yönelik bir film yapmayı tercih ettiniz?
Tony Giglio: Bu, muhtemelen benim maaş seviyemin üzerinde bir soru. Her şeyin temelinde ekonomik sebepler var. Önceki film finansal olarak başarılı değildi. Hazırlanan diğer pek çok oyun filmi de gişede başarısız sonuçlar elde etti. Eminim burada faktörler vardır. Başarılı bir oyun, başarılı bir film anlamına gelmiyor.
Ev sinemasına yönelik hazırlanan filmler tarafında fikirler değişiyor. Netflix, direkt olarak ev sinemasına yönelik filmler hazırlıyor. Hulu ve Amazon da öyle. NBC Universal da yakında kendi yayın servisine kavuşacak.
– İlk Doom filminde FPS sahneleri çok dikkat çekiciydi. Peki sen, bu yeni filminde en çok neye güveniyorsun?
Tony Giglio: En çok gurur duyduğum kısım, Cehennem’deki zirve sahnemiz. Bence Victor Trichkov önderliğindeki VFX ekibimiz, görsel bir şaheser ortaya çıkardı. Çarpıcı ve destansı. Ana karakter dışında her şey onlar tarafından hazırlandı. Filmin dünyası, iblisler, her şey…
– Filmin DVD’sindeki kapak görselinde yer alan yaratığı merak ediyorum. Arc-Vile’a benziyor, ama değil. Filmde de yok sanırım?
Tony Giglio: Tekrar etmek gerekirse, bu benim maaş seviyemin üzerinde bir soru. Pazarlama, başlı başına farklı bir yetenek. Filmde 4 farklı iblis var ve hepsinin de görünüşlerini seviyorum. Ayrıca pazarlama tarafında yapılan sanat eserini de öyle.
– Kaç tane Doom filmi yapmayı planlıyorsunuz? Sanıyorum şimdiden ikinci film için bazı fikirleriniz var. Tıpkı ikinci oyunda olduğu gibi bu film de Dünya’da geçebilir…
3 film yapabilmeyi çok isterim. Aklımda bir üçleme olarak var. Açıkçası bunun için de Annihilation’ın nasıl ilgi göreceği önemli. Çünkü bu film, devam filmi için kesinlikle açık kapı bırakıyor.
Soruların için teşekkür ederim. Umarım sen ve okuyucuların filmi sever!
–