Ana vatanı Çin olan Gal Arısı Türkiye’de de gözükmeye başladı. Bu arı kestane ağaçlarının çiçeklerini yediğinden ekonomiye zarar veriyor.
Çin 2020 yılında tüm dünyaya çok büyük bir zarar verdi. Koronavirüs bütün dünyayı olumsuz etkiledi. Son olarak Düzce’de katil arı olarak bilinen Gal Arısı ormanlara ve kestane ağaçlarına inanılmaz bir zarar veriyor. Özellikle bu arı kestane çiçeklerini yiyerek kestane ağaçlarından bal alınmasını engelliyor.
Düzce Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevcan Öztemiz arıyla ilgili şu uyarılarda bulundu:”Gal arısı kestane üretiminde önemli ekonomik kayıplara neden olan bir karantina zararlısıdır. Bu bir arıcık. Arı grubundan bir zararlı. Kestanelere gerçekten çok önemli zararlar vermektedir. Erginleri siyahımsı renkte, anten ve bacakları sarımsı kahverengi renkte, yumurta ve larvaları beyazımsı, erişkinleri ise sarımsı ve kahverengi bir zararlı. Ana vatanı Çin. 1941 yılında Japonya, Kore ve Nepal’de görülmüş. 1970’li yıllarda Amerika’da görülmüş. 2002 yılında başta İtalya olmak üzere Avrupa ülkelerinde görülmüş. Ülkemizde ise 2014 yılında görüldü. Özellikle Yalova ve Bursa’da yayılmış durumda. Ancak ülke genelinde yayılması da ülkemiz açısından büyük risk oluşturacaktır. Özellikle tomurcuklara zarar veriyor. Tomurcuklarda gal oluşumuna neden oluyor. Tomurcuklarda gal oluşumuna neden olunca çiçeklerde dökülmeler yaşanıyor. Çiçek gelişiminde yaşanan gerilemeler, meyve tutumunu engellemektedir. Bu da verimin yüzde 50 ile 75 arasında gerilemesine neden oluyor.
Gal Arısı ile mücadele ediliyor ancak biraz zor. Nedeni ise özellikle tomurcuklarda geliştiği için yumurtasını tomurcuğa bırakıyor. Arıya ait birinci derece larvalar kışı tomurcuk içinde geçiriyor. Mayıs ayına kadar tomurcukta kaldıktan sonra erginler tomurcuktan çıkıyor. Mücadelesinin zor olmasının sebebi tomurcuklar içinde gallar oluşturması. Sürgün gelişimi engellediği için yoğun bulaşmalarda ağaç ölümlerine neden olmaktadır. Mücadelesinde mekanik ve kültürel önlemler, kimyasal mücadele ki biz entegre mücadelede en son çare olarak düşünüyoruz. Biyolojik mücadele var. Özellikle dayanıklı çeşitlilik noktasında çalışma var. Mekanik mücadele sürgünlerde zarar olduğu için sürgünlerde budama ile çözülebilir. Ama bunu ticari kestane üretimi yapılan bahçelerde önermiyoruz. Kimyasal mücadelenin yan etkilerini hepimiz çok iyi biliyoruz. Tomurcuk içinde olması etki açısında da büyük risk oluşturuyor.
Biyolojik Mücadele zaten var ama yetersiz!
İlk biyolojik mücadele ile ilgili çalışmalar 1950’li yıllarda başlamış. 1980’li yıllarda da biyolojik karşıtların salım çalışması yapıldı. Buna karşı mücadelede etkili olan yine bir arı türü olan ‘torymus sinensis’tür. Çok etkili olduğu söyleniyor. Şu an birçok Avrupa ülkesinde İtalya’da, Japonya’da, Kore’de başarılı bir şekilde kullanılıyor. Ülkemizde de doğal düşmanlarla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Birçok tür tespit edilmiş ancak Avrupa’da kullanılan arı türünün İtalya’dan getirilerek salımı gerçekleştirildi. Özellikle Yalova ve Bursa yörelerinde. Kısa vadede sorunu çözmek mümkün görünmüyor.
iPhone SE Türkiye fiyatı düşebilir! Peki, ne kadarlık bir indirim olacak?