Birleşik Krallık Mahkemesi Apple’a karşı açılan toplu davada geliştiricilerin yanında yer aldığını onayladı.
Birleşik Krallık Rekabet Temyiz Mahkemesi (CAT), Apple’ın açılan toplu davayı engelleme talebini reddederek, yaklaşık 13.000 uygulama geliştiricisinin Cupertino merkezli teknoloji devi Apple’dan 785 milyon £ (yaklaşık 995 milyon $) komisyon ödemesi talebinde bulunmasına izin verdi. Bu karar, firmanın App Store üzerindeki tekelci gücünü sorgulayan önemli bir adım olarak öne çıkıyor.
Geliştiricilerin toplu davasının temelinde, Apple’ın iOS kullanıcılarının uygulamaları yalnızca App Store üzerinden indirmesini zorunlu kılarak, tüm satın alımlarda %30 oranında komisyon topladığı iddiası yatıyor. Davacı taraf, bu uygulama politikalarının rekabeti engellediğini ve haksız fiyatlandırma uygulamalarına yol açtığını savunuyor.
Apple, Birleşik Krallık mahkemelerinin yurtiçi uygulama satışlarındaki komisyonlar üzerinde yargı yetkisi olmadığını öne sürerek davayı engellemeye çalıştı. Ancak, Mahkeme, şirketin bu argümanını reddederek, geliştiricilerin taleplerini kabul etti.
Toplu dava, Doğu Anglia Üniversitesi Rekabet Politikası Merkezi’nde profesörlük yapan ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD)’de eski bir ekonomist olan Sean Ennis tarafından yönetiliyor. Ennis, geliştiricilerin ücret politikalarının adaletsiz olduğunu ve şirketin tekelci davranışlarıyla kötüye kullanım fiyatlandırmasına neden olduğunu belirtiyor.
CAT’nin kararı, Şirketin App Store üzerindeki kontrolünü sorgulayan ve teknoloji devlerinin rekabetçi piyasalarda adil davranmasını sağlamak için atılan önemli bir adım olarak görülüyor. Bu karar, diğer teknoloji devlerinin de benzer davalara maruz kalabileceğini ve App Store politikalarının yeniden gözden geçirilmesine yol açabileceğini işaret ediyor.
Apple, davayı reddeden mahkemenin kararına itiraz etme hakkını saklı tutuyor. Şirket, App Store’un kullanıcı deneyimini iyileştirdiğini ve geliştiricilere güvenli bir platform sunduğunu savunmaya devam ediyor. Ancak, bu kararın, firmanın gelecekteki uygulama politikalarını yeniden değerlendirmesine ve geliştirici ilişkilerini iyileştirmeye yönelik adımlar atmasına yol açabileceği öngörülüyor.