Geçtiğimiz Salı günü Volkswagen Group CEO’su Herbert Diess’in de katıldığı Volkswagen AG Annual Media Conference 2019’da hafızalardan uzun süre silinmeyecek büyük bir gafa imza atıldı.
“Volkswagen AG Annual Media Conference”, Alman otomotiv devi Volkswagen tarafından her yıl rutin olarak düzenlenen ve basın toplantısı diyebileceğimiz büyük bir konferans. Bu konferansa grubun üst düzey yöneticilerinin de dahil olduğu yüzlerce yönetici katılıyor. Belli bir kısmına ise onlarca gazeteci ve analist dahil oluyor. Burada yıllık mali tablolardan markanın stratejik hedeflerine kadar birçok şey konuşuluyor. Yani anlayacağınız, rakamlar ve veriler ile dolu grafiklerin tartışılması ile geçen 2-3 saatlik sıradan ve son derece sıkıcı medya konferanslarından biri. Daha doğrusu biri olması gerekiyordu. Ancak bu defa ki Volkswagen için çok farklı olaylara sahne oldu.
Şirketin CEO’su Herbert Diess konferanstaki sunumunun bir bölümünde “EBIT macht frei” ifadesini kullandı. Bu slogan ile sektörde yükselen maliyetler nedeniyle düşük kârlılığa gönderme yapmak ve kâr arttırmanın önemini vurgulamak isteyen Diess, isteyerek ya da istemeyerek otomotiv sektörünün en büyük gafına imza atmış oldu.
Volkswagen CEO’su Herbert Diess “EBIT macht frei” derken neyi kast etti?
Görünüşe göre Diess, bu ifadesiyle sadece tüm sektörün uzun süredir problemi olan düşük kârlılığı kast etmek istemiş. “EBIT” kısaltmasının İngilizcedeki açılımı Earnings Before Interest and Taxes. Yani faiz ve vergi öncesi kâr demek. Bir şirketin giderlerini, faiz gelirlerini ve vergilerini düşürmeden önceki kazancını tanımlar. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak devamındaki “mact frei” kelimeleri ile birleşince ortaya vergiden önceki faiz ve kâr özgürlük getirir, özgür kılar ve özgürleştirir gibi bir anlam çıkıyor. Bu cümle size de bir yerden tanıdık geldi mi?
Evet bu slogan garip bir şekilde bizlere Nazi Almanyası dönemi sloganlarından biri olan ve çalışmak insanı özgürleştirir anlamına gelen “Arbeit macht frei” Almanca deyişini çağrıştırıyor. Bu tehlikeli benzetmeyi ilk olarak Almanya’nın önde gelen finans gazetelerinden Wirtschaftwoche fark etti ve duyurdu. Sonrasında ise bu durum Alman medyasında büyük yankı uyandırdı.
Volkswagen kendini sıfır emisyonlu bir geleceğe adadı!
“Arbeit macht frei” mottosu şimdilerde bile Almanya ve tüm Avrupa’nın en karanlık dönemlerinden biri olan Nazi Almanyası dönemine ait hatırlanmak istemeyecek kadar kötü olayları insanlara hatırlatıyor. Bu motto, en yaygın bilinenleri Auschwitz de dahil olmak üzere II. Dünya Savaşı sırasında kurulan ve savaş esirlerinin insani olmayan şartlarda köle olarak çalıştırıldığı onlarca toplama kampının girişinde belirgin şekilde yazardı. Günümüzde ise Almanya ve Polonya’da müzeye çevrilen bazı ölüm kamplarının girişinde demir harflerle yazılı bu korkunç mottoları görmek mümkün.
Öte yandan Alman otomobil üreticisi Volkswagen, 1937 yılında Adolf Hitler tarafından verilen bir emirle Alman halkı için düşük fiyatlı otomobiller üretmek için kuruldu. 1939’da II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle otomobil üreticisinin tüm fabrikaları ordunun hizmetine tahsis edildi. Volkswagen, savaş boyunca kurulan yeni fabrikalarıyla birlikte Alman ordusu için askeri taşıt ve teçhizat üretti. Fabrikalarda çalışacak işçileri ise savaş esirleri ve Auschwitz gibi toplama kamplarındaki tutuklulardan temin etmek zorunda kaldı. Günümüz Alman askeri tarih arşivlerindeki birçok belge bu durumu tamamen kanıtlıyor.
Tüm bunlar ve Volkswagen’in tarihi göz önüne alındığında Herbert Diess’in kullandığı “EBIT macht frei” ifadesinin ne denli büyük bir gaf olduğu ortaya çıkıyor.
Volkswagen ve Herbert Diess işlerin bu noktaya gelebileceğini düşünemedi!
Buna karşın Volkswagen CEO’su Herbert Diess, belli ki bu ifadenin yanlış yorumlanabileceğini düşünemedi. Şirketin yönetim sunumunda kullandığı “Ebit macht frei” sloganının otomobil markalarının kâr marjlarına gönderme yapılan ve “Kâr marjları yüksek olan markalar kendi kararlarını verebilmek için daha fazla özgürlüğe sahiptir” anlamı taşıyan kasıtsız bir ifade olduğuna şüphe yok. Zaten Herbert Diess de, Nazi dönemi sloganı üzerinden geliştirilen bu ifadeyi kullandığı için Linkedln sayfasındaki bir yayında, “Bu aslında çok talihsiz bir kelime seçimiydi ve kasıtsız olarak yanlış anlaşılmalara sebep verdiğim için çok üzgünüm. Bunun için özür diliyorum.” şeklinde iyi niyetli bir açıklama yaptı.
Sonuç olarak; 1933-1945 yılları arasında Almanya’nın, Avrupa’nın ve hatta tüm dünyanın yaşadığı o berbat dönem geride kaldı. Almanya Federal Cumhuriyeti şimdilerde dünyanın en gelişmiş, en refah ve en demokratik ülkelerinden biri. Volkswagen ise dünya çapında 650.000 kişiye oldukça iyi şartlarda istihdam sağlayan ve yılda 11 milyon araç üreten dünyanın en büyük otomobil üreticisi.