OpenAI’ın ChatGPT’yi geliştirmek için pek çok eseri izinsiz şekilde kullanması, şirketin başını ağrıtacak gibi görünüyor. OpenAI’ya karşı açılan davalara bir yenisi daha eklendi.
Microsoft destekli OpenAI tarafından geliştirilen yapay zeka programı ChatGPT yakaladığı büyük başarı sayesinde teknoloji dünyasında tüm dengeleri alt üst ederken, yeni tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir yandan pek çok uzman yapay zekanın sebep olabileceği yıkıcı yan etkilere dikkat çekerken, bir yandan yapay zekanın ortaya çıkışı pek çok iş alanında gelecek kaygısı yarattı. Şu sıralar Hollywood’da devam eden senarist grevinin merkezinde bile yapay zekanın kullanıma dair endişeler yatıyor.
Bunun başlıca sebebi, ChatGPT ve benzeri yapay zeka programlarının yeni hikayeler, makaleler, siteler ve daha bunun gibi pek çok şey yaratabilecek kabiliyete sahip olması. Ancak bu yaratım aşamasının kökeni de başlı başına bir tartışma konusu. Çünkü her ne kadar bunları yapay zeka programları üretiyor gibi olsa da aslında bu programların tek yaptığı halihazırda var olan eserleri inceleyip kendince yorumlamak ve ortaya yeni bir şey çıkarmak oluyor. Yani aslında bu programlar üretmiyor, türetiyor. Bu da kullandığı orijinal eserlerin ve bu eserlerin sahiplerinin haklarına dair bir tartışma ortaya çıkarıyor. Nitekim bu tartışma çok yakında mahkemelere de taşınacak gibi duruyor.
Reuters’in haberine göre iki yazar, kendi eserlerinin yapay zekayı eğitmek için izinsiz bir şekilde kullanıldığı gerekçesiyle ChatGPT’nin arkasındaki şirket olan OpenAI’ya dava açtı. San Francisco federal mahkemesinde açılan bu davada, bilim kurgu yazarı Paul Tremblay ve romancı Mona Awad, OpenAI ile karşı karşıya gelerek eserlerinin izinsiz kullanımı ve telif hakları konusunda şirketten hesap soracak.
ChatGPT kendisinden istendiğinde her iki yazarının da eserlerinin özetini çıkarabiliyor. Programın bunu yapabilmesi için bu eserleri öğrenmiş olması gerekiyor. Bu da OpenAI’ın bu eserleri yapay zeka programına öğrettiğini kanıtlıyor. Yazarlar şirketin bunu yaparken kendilerinden izin almadığına dikkat çekiyor. Bu noktada mahkemenin kimden yana tavır alacağı merak konusu. Çünkü bu yazarların telif hakları konusunda açtıkları davayı kazanması, diğer yazarların ve benzer yaratıcıların da yapay zeka şirketlerine karşı dava açmasının yolunu açabilir. Bu da bu şirketleri ciddi bir telif yükünün altında bırakabilir. Ancak bu şirketlerin aslında tüm başarılarını yapay zekalarını eğitmek için kullandıkları materyallere borçlu olduğu düşünüldüğünde, böylesi bir sorumluluk üstlenmeleri belki de en doğrusu olacaktır.