Hava Elektronik Sanayi (HAVELSAN)’a göre Türkiye’deki bilgisayarın yarısı siber korsanların elinde…
1982 yılından itibaren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) bilişim ve yazılım temelli ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan HAVELSAN’dan bugün önemli açıklamalar geldi.
HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, Türkiye’deki bilgisayarın yaklaşık yüzde 50’sinin siber korsanlar tarafından kullanıldığını belirtti. Atalay yaptığı açıklamada; 1982 yılından beri TSK’nın bilişim ve yazılım temelli ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan bir şirket olan HAVELSAN’ın bugün 1.200 çalışanıyla Türkiye’nin en büyük yazılım merkezi olduğunu belirtti. TSK’nın komuta, kontrol, eğitim, simülasyon, otomasyon ile bilişim ve IT ihtiyaçlarının tamamını milli imkanlar ile karşıladıklarını açıklayan Atalay, “Milli imkan ve teknolojilerle ihtiyaçları karşılamak üzere çözüm geliştirilirken gerektiğinde yurtdışından teknoloji satın almak gerekiyor. Örneğin simülasyon uygulamasına görüntü üreten ABD’li bir firma olan Quantum 3D firmasını satın aldık” şeklinde konuştu.
Kamu kurumları ve TSK’nın bilişim altyapısı, yönetim sistemleri, e-devlet, e-kurum, kaynak yönetim uygulamaları gibi alanlarda çözümler geliştirdiklerinin altını çizen Atalay, HAVELSAN olarak siber güvenlik alanında çalışmalara başladıklarını dile getirdi. Bu amaç doğrultusunda kurdukları siber güvenlik Direktörlüğü’nün siber güvenlik konusunda milli çözümler üretmeye çalıştıklarını anlattı.
SİBER GÜVENLİK MİLLİ OLMALI
Siber güvenlikte milli çözümlerin olmazsa olmaz olduğunu vurgulayan Atalay, sözlerine şöyle devam etti: “Siber mücadele ile ilgili yazılım ve donanımları parasını verip alıyorsunuz ama bunun size hizmet edip etmediğini bilmiyorsunuz. Belki de siz bir bir ‘tehdit kapısı’ açtınız. Hele bu aldığınız çözüme hakim değilseniz, bunun parametrelerini doğru ayarlayamadığınız, ince ayarını yapmadığınız siber güvenlik çözümleri aslında birilerine kapı oluşturuyor. Kamuda ve özel sektörde satın alınan siber güvenlik parametreleri, fabrika ayarlarında bırakıldığı zaman hackerlerin ya da kötü niyetli kişilerin hedefi oluyor. Düşünün asma kilidi astınız, üzerine de şifresi ‘000’ diye yazdınız ‘gel gir içeri’ asma kilit olmasa oraya belki bakılmayacak. Dolayısıyla milli çözümler burada olmazsa olmazdır.“
Atalay, Bilgi Güvenliği Derneği tarafından yapılan araştırmada Türkiye’deki güvenlik çözümü diye satılan programların hemen hemen yüzde 97’sinin dış kaynaklı olduğunun altını çizdi. Bu oranın yüzde 55’nin Amerikan, yüzde 35’nin İsrail kaynaklı olduğunu belirten Atalay, çözüm olarak kullanılan bu yazılımların aslında birilerine kapı olabileceğini belirtti.
Siber güvenlikte temel kontrollerin, ana yönetim sisteminin yüzde yüz milli olması gerektiğine dikkat çeken Atalay, “Temel fonksiyonlar ve kontrol mekanizmaları size ait olması lazım. Oradaki kilidin şifresi sizde olmalı, kilidin ne zaman ve hangi şartlarda açılacağına sizin karar vermeniz gerekir. Bir kurum, kişi hatta devlet için siber güvenlik çerçevesini oluşturmaya ve o çerçevenin içindeki ana unsurları milli olarak yapmaya çalışıyoruz” dedi.
Günümüzde internetin hayatın olmazsa olmazı haline geldiğine vurgu yapan Atalay, siber güvenliğin milli güvenlik açısından kritik hale geldiğini, insanlara ait bilgilerin veri analitiğinden çıkarabildiğini açıkladı. Yapısı öğrenilerek sanal DNA’ları ortaya çıkarılan toplumların, yönlendirilebildiğini belirten Atalay, bu durumun ticari faaliyet, geleceğe ilişkin planlamada kullanıldığını belirtirken, sosyal mühendislik olarak nitelendirilen insanların sosyal medya üzerinden yönlendirilmesinin bu şekilde gerçekleştiğini dile getirdi.
Arap Baharı ve Gezi Parkı gibi olayların bazı toplumsal olayların sosyal medya üzerinden gelen cep telefonlarına gelen bir mesajla yönlendirildiğine dikkat çekerken, siber güvenliğin çok geniş boyutlu bir hal aldığını söyledi.
BİLGİSAYARLARIMIZ KÖLE OLMUŞ
Ülkeler arasında insanlara yansımayan siber savaşların yaşandığını belirten Atalay, bazı ülkelerin bu savaşın farkında olduğunu, birbirlerine bilerek saldırdıklarını ancak Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bazı ülkelerin bu savaşın içinde olduklarının yeterince farkında olmadığının altını çizdi. Ülkemizin de siber savaşın bir parçası haline geldiğini ifade eden Atalay sözlerine şöyle devam etti:
“Yayınlanmış uluslararası bir rapora göre, Türkiye’deki bilgisayarların yaklaşık yüzde 50’sinin ele geçirilmiş vaziyette, buna cep telefonlarımız da dahil. Bunlar, birileri tarafından bir yerlere saldırı için kullanılıyor, biz farkında bile değiliz. Ddos saldırılarını canlı olarak veren bir web sitesi var, orada Türkiye saldıran ve saldırılan ülkeler arasında her zaman ilk 10’da. Saldırıya uğrayanı anlıyorum ama saldıran kim? Türkiye’den saldıran yok ama bizim makinalarımız köle bilgisayar haline getirilmiş, kötü niyetli bir ağın parçası haline getirilmiş. Aslında bizim kimseye saldırdığımız yok. Kağıt üzerinde bakarsanız Türkiye, en çok saldırı başlatan ülke konumunda, bazen ilk 3’te bile oluyor. Türkiye’deki hacker grupları çok güçlü değil.“
Bahsi geçen siber saldırıların hangi ülkeden yapıldığının belirlenmesinin çok zor olduğunu söyleyen Atalay, “Dünyadaki onlarca ülkeden aynı anda binlerce, on binlerce bilgisayarı saldırıya geçiriyor. Saldırının ilk kaynağına bakarsanız yanılırsınız, bunu bazen manipülasyon için kullanıyorlar” dedi.
Cybereason: OWA saldırısı tespit edildi!