Bir işletmeyi birçok sorundan kurtarabilecek önlemlerden biri olan bulut güvenliği ile ilgili yapılması gerekenler neler?
BT uzmanları, uzaktan çalışma modeline geçişteki artış nedeniyle şirket cihazlarının ve ağlarının güvenliğini sağlamanın zorlaştığını düşünüyor. Bu cihazların güvenli olmayan Wi-Fi ağlarına bağlanması, büyük işbirliği platformlarına yönelik tehditler veya aradaki adam saldırıları (man-in-the-middle) nedeniyle veri ihlali potansiyeli artıyor.
İş yerindeki ve dışındaki nesnelerin interneti (loT) cihazlarının sayısı gittikçe artıyor ve şirket ağlarının düzgün yönetilmesi ve güvenliğinin sağlanması gerekliliği doğuyor.
Bulut güvenliği nedir?
Bulut güvenliği, bulut bilişim ortamlarında yazılım, veri ve altyapının korunması anlamına gelir. Bulut hizmetlerini kullanan işletme sayısı her geçen gün artıyor, bu nedenle güvenlik önlemleri daha önemli hale geliyor.
Microsoft 365 ya da Google Workspace gibi bulut hizmetleri, daha iyi iş akışı için bu özellikleri paylaşan şirket cihazlarıyla, uygulamaların, belgelerin ve genel olarak veri merkezi olarak yönetilen bulut veri deposuna erişmenin çeşitli yollarını sunuyor. Son yıllarda iş verimliliğini arttırması ve hatta daha az maliyetli olması bulut sistemine geçişi hızlandırdı.
Bulut güvenliği karmaşık ama zor değil
Hibrit çalışma ortamına geçmeyenler dahil tüm işletmeler için, şirket içinde bile veri güvenliği temel bir sorun olmaya devam ediyor. Departmanında yeterli sayıda çalışanı olmayan işletmeler için, ortaya çıkabilecek sorunları doğru ve zamanında tespit etmek ve yanıt vermek daha zordur.
Ancak yeterli çalışanı olanlarda bile güvenlik ortamı o kadar karmaşık olabilir ki kritik yanıtta gecikmeler yaşanabilir. Bu da firmaların değer kaybına neden olur veya işlerini etkiler. loT cihazlarının (projektör, akıllı duvar, akıllı telefon, dizüstü bilgisayar vb.) çeşit çokluğu ve şirketlerin işlerini yürütmek için kullanabilecekleri çok sayıda uygulama nedeniyle, artık tüm tedarik zinciri hedef haline gelmiştir.
Karmaşık yapının standart hale gelmesi, uyarı ya da alarm yorgunluğu, sürekli bildirimlerden kaynaklanan yorgunluk ile uyarıların kaçırılması ve önemsenmemesine yol açarak yanıtın gecikmesi sonucunu doğurur. Bu bizi, bulut güvenliğinin karmaşık yapısının azaltılması ve aynı zamanda daha sağlam hale getirilmesinin nasıl yapılacağı sorusuna getiriyor.
Kuruluşların, bir tür uç nokta güvenlik korumasına sahip olurken, uç noktalarının hareket edebildiğini, bu sırada ağ erişimlerini ve dosyalarını da yanlarında götürebildiğini unutmaması gerekir.