Teknoloji devi Microsoft, yapay zeka yarışında sadece daha hızlı veya daha zeki modeller üretmekle kalmayıp, bu teknolojiyi insanlığın en temel sorunu olan “sağlık ve hayatta kalma” mücadelesine adayan devrim niteliğinde bir girişimi duyurdu.
Şirketin “Hümanist Süper Zeka” (Humanist Superintelligence) olarak tanımladığı bu yeni vizyon, yapay zekayı bir ticari ürün olmanın ötesine taşıyarak, biyoloji ve tıp alanındaki çözülemez denilen karmaşık problemleri çözmek için seferber etmeyi amaçlıyor. Bu proje, yapay zekanın korkulan “yok edici” potansiyeline karşı, “iyileştirici ve koruyucu” gücünü ön plana çıkaran felsefi bir duruşu da temsil ediyor.

Projenin teknik altyapısında, Microsoft’un devasa bulut gücü ve gelişmiş yapay zeka modelleri, biyolojik verileri analiz etmek için özel olarak eğitiliyor. Hedef; kanser gibi ölümcül hastalıkların tedavisini hızlandırmak, yeni nesil ilaçları aylar içinde keşfetmek ve genetik bozuklukları henüz ortaya çıkmadan tespit edebilmek. Microsoft, bu süper zekanın sadece zengin ülkeler için değil, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olduğu küresel güney ülkeleri için de bir “eşitleyici” olacağını savunuyor. Yani, Afrika’daki bir köy kliniği ile New York’taki bir hastanenin, teşhis koyarken aynı “süper doktorun” zekasından faydalanması hedefleniyor.
Bu hamle, Microsoft’un yapay zekayı sadece ofis verimliliği (Copilot) ile sınırlı tutmayacağının en net kanıtı. Şirket, yapay genel zekaya (AGI) giden yolda, teknolojinin pusulasını “insan refahına” kilitleyerek, etik ve fayda odaklı bir liderlik rolü üstleniyor. Eğer “Hümanist Süper Zeka” vaatlerini gerçekleştirebilirse, önümüzdeki on yıl içinde tıp tarihinde penisilinin bulunmasından bu yana görülen en büyük sıçramaya tanıklık edebiliriz.






