Akıllı telefon dünyasında “Saf Android” deneyiminin temsilcisi olan Google Pixel serisi, son dönemde donanımdan çok yapay zekaya (Gemini ve AI özellikleri) odaklanması nedeniyle sadık kitlesinin hedef tahtasına oturmuş durumda.
Google’ın 2025 yılı boyunca izlediği “Önce Yapay Zeka, Sonra Telefon” stratejisi, kullanıcıların sabrını taşırma noktasına getirdi. Tüketiciler, modem bağlantı sorunları, pil ömrü tutarsızlıkları veya cihazın ısınması gibi temel donanım problemlerine kalıcı çözümler beklerken; Google’ın lansmanlarda sürekli olarak “Sihirli Editör”, “Gemini Live” veya “AI ile Duvar Kağıdı Oluşturma” gibi özelliklerden bahsetmesi, önceliklerin yanlış belirlendiği algısını güçlendiriyor.
Eleştirilerin odağında, bu yapay zeka özelliklerinin birçoğunun günlük hayatta “havalı birer parti numarası” olmaktan öteye gidememesi veya henüz tamamlanmamış “Beta” ürün hissi vermesi yatıyor. Kullanıcılar, güvenilir bir iletişim cihazı satın almak isterken, Google onlara sürekli hata yapabilen, halüsinasyon gören veya abonelik sistemiyle çalışan bir yazılım paketi satmaya çalışıyor gibi hissediyor. Özellikle profesyonel hayatta (sizin gibi operasyonel süreç yönetenler için), yapay zekanın e-postaları yanlış özetlemesi veya fotoğrafları doğal olmayan şekilde değiştirmesi, verimlilikten çok karmaşa yaratabiliyor. Raporlar, kullanıcıların “Bana şiir yazan bir asistan değil, şarjı akşama kadar giden bir telefon verin” şeklindeki geri bildirimlerinin forumlarda çığ gibi büyüdüğünü gösteriyor.
Bu tepki dalgası, teknoloji dünyasında bir kırılma noktasına işaret ediyor olabilir. Apple ve Samsung gibi rakipler donanım kalitesini (titanyum kasalar, daha iyi soğutma sistemleri) yapay zeka ile dengeli bir şekilde harmanlarken, Google’ın terazinin ayarını kaçırması, “Pixel” markasının güvenilirliğini zedeliyor. 2026’ya girerken Google, ya kullanıcıların temel donanım taleplerine kulak verip “önce sağlam bir telefon” üretecek ya da niş bir kitleye hitap eden bir “AI gadget” üreticisi olarak konumlanarak pazar payını riske atacak. Görünen o ki, tüketiciler artık pazarlama ışıltısına değil, eldeki somut deneyime oy veriyor.
