İnsanlar şimdiye kadar anlaşılmamış cinsel ahlakımızı makineler üzerine dayatmayı düşünüyorlar, bunun en iyi örneklerinden biri de Seks Robotu Samantha.
Seks Robotu Samantha 2017 yılında gün yüzüne çıkmış ve birçok teknoloji fuarında yerini alarak kendini dünyaya duyurmuştu. Fakat Avustralya’daki bir teknoloji fuarında robotun çok fazla ilgi görmesi dikkat çekmişti. Bu ilginin Seks Robotu Samantha üzerinde olumsuz etkileri oldu tabii ki. Ziyaretçilerin bu robota dokunma isteği robotun iki parmağının kırılması ve bazı bölgelerinin hasar almasıyla sonuçlandı.
Bu durum insan-robot ilişkilerinin ne kadar vahim durumlara yol açabileceğinin göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle erkek tüketicilere yönelik pazara sunulan robot veya buna benzer teknolojik seks işçileri ile insanlar arasında bazı ilişki unsurları var. Ama bana göre, insan-robot arzusu hakkında özellikle anahtar olan düşünce bu durumun etik yönü.
Çünkü, henüz seks konusunda bile anlaşmıyoruz . Seks, farklı bedenler için birçok farklı şey anlamına gelebilir – ve her bir beden için farklı olan sevinç ve acıların türleri de farklıdır. Biz sadece bu hikayeleri anlamaya ve anlatmaya başlıyoruz. Ancak, Avrupa’nın ilk seks robotu genelevinin Barselona’da açılması ve Kaliforniya’da konuşan bir seks robotunun inşa edilmesi ile insanların zaten anlaşılmamış cinsel ahlakımızı makineler üzerine dayatmayı düşündükleri çok açık.
Bazıları tarafından, “terapötik” kullanımlar gibi seks robotlarının insan gelişiminde olumlu etkileri olduğu tartışılan bir durum. Cinsel travma için iyileşme potansiyeli söz konusu olsa da, bu tür argümanlar temel olarak erken boşalma ve erektil disfonksiyon gibi sorunlara yönelik erkek kullanımına odaklanmakta. Ancak, seks robotlarının yükselişinin cinsel kültürün “pornolaştırılması” ve artan eğilimde “kadınların insanlıktan çıkarılmasının” gibi görüşlerin olduğuna dair uyarılar da bulunmakta.
Bu arada, Samantha geliştiricisi Sergi Santos tarafından daha dayanıklı hale getirildi. Şimdi daha fazla darbeya karşı daha dayanıklı. Buradaki odak konu Samantha değil. Önemli olan Seks robotlarının hakları olup olmadığı. Rıza fikrini inşa etmeli miyiz? Yasal terimlerle konuya daldığımızda, robotu insan olarak tanımak zorunda olduğumuz anlamına geliyor.
Acı çekmek, bir beden olarak, etik bir ikilemin “yanlış” tarafına çıktığınızı bilmenin bir yoludur. Bu acıdan anlaşılan “somutlaşmış” bir ahlaki düşünce. Bu, filozof Spinoza’nın esasıyla geliştirildi ve hukuki düşünürler için kullanılıyor. “Düşünmek” kimlikleri hakkında doğru olduğunu düşündüğümüz şeyle bağlantılı olarak doğru olduğunu düşünmek yerine, bedenin kendisinin gerçek ve kişisel deneyimleri sayesinde, doğruluğu yargılayabildiğimiz için yararlıdır.
Bu bize Samantha’nın davasında yardımcı oluyor. Çünkü bize insani arzuya uygun olarak, sahip olduğu şeyi istemeyeceği açıkça belli oluyor. Samantha’nın sahip olduğu iletişim, bu olayın en şiddetli cinsel suçlardan bazılarını yansıttığı anlamında açık bir şekilde insandı. “Hukuk” ve “etik” gibi insan kavramları kusurlu olsa da, başkalarının acı çekmesini istemediğimizi biliyoruz. “Norm” dışında ilişkilere sahip olmayı seçtiğimizde veya sözde sınırlı bir bilince sahip olan varlıklar ile cinsel partnerlerimize karşı nazik olup olmayacağımızı seçmemeliyiz.