Dünya’nın gündemi bilgi güvenliğini korumaya yönelik çalışmalarla çalkalanıyor.
Facebook, Google, Messenger, Whatsapp.
Bahsi geçen uygulama ve iletişim teknolojileri günlük yaşantımızda sıkça kullandığımız birer alışkanlığımız aslında. Bir çok işimizi onlar sayesinde yönetiyor, organize ediyor veya gerçekleştiriyoruz. İşlerimizi kurgulamada dahi bu teknoloji ve imkanlardan son derece yararlanıyoruz. Bahsi geçen teknoloji ve imkanlar artık o kadar bizdenler ki, nereye gitsek onları götürüyor, kredi kartı, iletişim ve kimlik bilgileri gibi bir çok önemli bilgimizi de buralarda barındırıyoruz. Peki, birileri bizim bilgilerimizi saklıyor, daha sonra kullanılmak üzere bir anti silah hazırlıyorsa?
Bilgi Güvenliği konusu gündeme geliyor, kullanıcılara yönelik çalışmalar yapılıyor.
Tüm dünya siber suçlarla, veri hırsızlığına ve kayıplarına karşı mücadele ediyor. Tüm online ve önemli platformlar kullanıcı verilerini saklamıyor, yalnızca uygulama içi sohbet, cihaz ve diğer eklenti optimizasyonlarını veri tabanlarında barındırıyorlar. Dolayısıyla burada farklı bir arayüz devreye giriyor ve uygulama sunucuları ile uygulama arasına bir duvar örüyor. Birileri bu duvarı aşmaya çalışırsa, uygulamalarda bozulmalar meydana geliyor ve uygulama deaktif oluyor. Buraya kadar herşey normal, ancak internet ortamında hiçbir şey imkansız değil ve hiç kimse hatasız değil. Dolayısıyla her zaman bir açık bulmak ve verileri sızdırmak mümkün olabiliyor. Son zamanlarda da tüm çalışmalar bu kayıpları yaşamamak yönündeki faaliyetleri getiriyor. Dünya’nın gündemi bilgi güvenliği konusunda tam hassasiyete bürünüyor. Bahsi geçen konu özellikle içinde bulunduğumuz çağ itibariyle de son derece önemli olarak karşımıza çıkıyor.