Veri merkezleri, teknolojinin hızla geliştiği günümüz dünyasında önemli bir dönüşümden geçiyor. Yapay Zekâ (YZ), veri merkezlerini yeniden şekillendirerek daha verimli, sürdürülebilir ve performans odaklı sistemler yaratıyor.
Bu değişim, kuruluşların daha rekabetçi olmasına ve yenilikçi çözümler geliştirmesine olanak tanıyor. Dell Technologies CEEMETA Kıdemli Başkan Yardımcısı Mohammed Amin, “Kuruluşlar teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya çalışırken, yapay zekâyı kullanma ve altyapılarını modernize etme aciliyeti daha belirgin hâle geliyor.
Allied Market Research tarafından hazırlanan bir rapora göre, küresel yapay zekâ veri merkezi pazarının 2027 yılına kadar 90,46 milyar dolara ulaşması ve 2020 ile 2027 arası yıllık bileşik büyüme oranının (CAGR) yüzde 20,9 olması bekleniyor. CEEMETA bölgesinde de durum farklı değil. Veri merkezleri önemli bir büyüme yaşıyor ve bu durum, kuruluşların büyük miktarda dijital bilgiyi yönetme ve kullanma şeklinde ciddi bir değişimi işaret ediyor.
Yapay zekânın veri merkezlerine entegrasyonu yalnızca donanımın yükseltilmesiyle ilgili değil; tasarım ve operasyona yönelik bütünsel bir yaklaşımı içeriyor” diyor.
Yapay zekâ destekli veri merkezlerinin, kuruluşların rekabetçi kalmaları ve her zamankinden daha hızlı yenilik yapmaları için sağladığı avantajlara da değinen Amin, öne çıkan noktaları şöyle sıralıyor:
1. Yapay zekâ destekli veri merkezleri gerçek zamanlı içgörüleri analiz edebilir ve kullanabilir
Günümüzde kuruluşlar büyük miktarda veri işliyor, ancak Dell Innovation Index araştırmasına göre, BT karar vericilerinin yüzde 69’u verileri gerçek zamanlı içgörülere dönüştürmekte zorlanıyor. Yapay zekâyı uç noktada entegre ederek işletmeler, veri merkezi yüklerini gerçek zamanlı olarak analiz edebilir, talep dalgalanmalarına göre bilgi işlem gücü, depolama ve bant genişliği gibi kaynakları dinamik olarak tahsis edebilirler. Bu optimizasyon, kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını ve fazla kapasitenin minimize edilmesini sağlayarak verimliliği artırır ve maliyet tasarrufu sağlar.
2. Performans darboğazlarını ve arızalarını tahmin etmeye ve önlemeye yardımcı olur
Yapay zekâ, performans darboğazlarını meydana gelmeden önce öngörerek veri merkezi operatörlerinin sorunları proaktif olarak ele almasına ve kesintileri önlemesine olanak tanır. Bu öngörü yeteneği, veri merkezi operatörlerinin önemli sorunlara dönüşmeden önce çözümleri uygulamalarını sağlayacaktır. Böylece kuruluşlar, tutarlı performans seviyelerini koruyabilir, müşterilerine güvenilir ve yüksek kaliteli hizmetler sunarken kesinti sürelerini ve ilgili maliyetleri en aza indirebilir.
3. Yapay zekâ veri merkezleri geleceğe hazır, sürdürülebilir ve enerji verimli kuruluşların ilerlemesi için ideal
Yapay zekâ iş yükleri yoğun enerji tüketimi gerektirebilir. Son zamanlarda, gelecekte yapay zekâ veri merkezlerinin artan enerji talepleri hakkındaki endişeler gündemde sıkça yer alıyor. Ancak enerji verimli teknoloji son on yılda büyük bir ilerleme kaydetti. 2013’te altı sunucu gerektiren işler bugün sadece tek bir sunucuyla yapılabiliyor. Depolama ve sunucular gibi sürdürülebilir veri merkezi çözümleri, artık sıvı ve hava soğutma, emisyon takibi ve yönetim yazılımları dâhil olmak üzere çeşitli soğutma seçenekleriyle birlikte üretiliyor. Örneğin Dell PowerEdge sunucuları, sürdürülebilirlik göz önünde bulundurularak tasarlanmış olup müşterilere üç kat performans artışı sunuyor. Böylece müşterilerin, verimlilik ve soğutma hedeflerini daha iyi yönetmelerini, karbon emisyonlarını izlemelerini ve genel enerji kullanımını sınırlamak için güç kapasitelerini yüzde 82 daha hızlı ayarlamalarını sağlıyor. Bu, kuruluş genelinde sürdürülebilirliği ve enerji verimliliğini geliştirirken başarılı iş dönüşümünü mümkün kılıyor.
4. Yapay zekâ, verilerinizi akıllı, gerçek zamanlı algılama araçları ve hızlı kurtarma süresiyle güvence altına alabilir
Siber güvenlik, kuruluşlar için sorun teşkil etmeye devam ediyor. Dell Technologies Innovation Catalyst araştırmasına katılanların yüzde 93’ü, son 12 ay içinde bir güvenlik saldırısına maruz kalmış durumda. Çoğunluk (yüzde 98), kuruluşlarını giderek karmaşık hâle gelen ve devam eden siber tehditlerden korumak için Sıfır Güven dağıtım stratejisi izliyor. Yapay zekâ, güvenlik tehditlerini gerçek zamanlı olarak tespit etmek ve bunlara yanıt vermek için büyük miktarda veriyi sürekli analiz ederek Sıfır Güven güvenlik modellerini güçlendiriyor. Anormallikleri, şüpheli faaliyetleri ve potansiyel ihlalleri geleneksel yöntemlerden daha etkili bir şekilde belirleyebilir ve yalnızca yetkili kullanıcıların kritik verilere erişmesini sağlayabilir. GenAI çağının başlamasıyla birlikte, yapay zekâ ve siber güvenlik arasındaki ilişki simbiyotik bir evrim olmaya devam edecek.
5. Yapay zekâ destekli otomasyon, insan hatalarını en aza indirebilir ve ekip verimliliğini artırabilir
Yapay zekâ destekli otomasyon, veri merkezi operasyonlarını kolaylaştırarak manuel müdahale ihtiyacını azaltır ve insan hatalarını en aza indirir. Kuruluşların devreye alma, izleme ve bakım gibi rutin görevleri otomatik hâle getirmesi iş gücü, eğitim ve genel giderlerle ilişkili operasyonel maliyetleri düşürebilir. Bu, önemli maliyet tasarrufları anlamına gelir ve ekiplere daha stratejik girişimlere odaklanmak için değerli bir zaman kazandırır.
Yapay zekâ sadece popüler bir terim değil; verileri işleme ve yönetme şeklimizi etkin bir şekilde yeniden şekillendiren bir katalizör. Dolayısıyla hızlı gelişmelerin yaşandığı bu ortamda artık olumlu iş, çevresel ve toplumsal etki sağlamak için bu yenilikçi teknolojileri kucaklayan stratejileri uygulama zamanı.