Ulaşımda gittikçe dikkat çeken ve ABD’de oldukça popülerleşen Hyperloop Taşıma Teknolojisi çok yakında Avrupa’da da faaliyet göstermesi bekleniyor.
Los Angles’dan San Francisco’ya uçarak 1.5 saat gibi bir süreyle gitmek yerine 30 dakikanın biraz fazlasıyla gitmek artık mümkün olacak ve bu önümüzdeki iki üç yılda gerçekleşecek desek? Hyperloop Taşıma teknolojisi (HTT) ile mümkün olacağa benziyor. Teknolojinin gelişmesi ulaşıma da sıçrayınca insanların seyahat mesafesi de aynı oranda kısalıyor. Üstelik bu yeni teknoloji sayesinde daha hızlı gitmenin yanında daha konforlu ve daha “yeşil” bir taşıma sistemi olacağı öngörülüyor. Konfor, hız ve doğa dostu bir ulaşıma hangimiz hayır diyebiliriz?
HTT ile Amerika’da kesin gözüyle bakılan kurulan sistemin bir benzeri Çek Cumhuriyeti’nden tüm Avrupa’ya bağlanıyor. Çek Cumhuriyeti’nin Brno kentine kurulmak üzere çalışmalara başlanan HTT ile Slovakya’nın başkenti Bratislava arasında Avrupa’nın ilk HTT sistemi kurulması hedefleniyor. Projenin gelecek hedefi ise tüm Avrupa’yı birbirine HTT ile bağlamak.Yapılan açıklamaya göre bu anlaşma Brno ve Bratislava arasındaki fizibilite çalışmalarından sonra sistemin kurulması ve ikinci aşama olarak Prag ile de bağlantının yapılmasını da öngörüyor.
Slovakya Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Vazil Hudak açıklamada “Avrupa’da HTT sistemi, şehirler ve sınırlar arası iletişimi görülmemiş bir şekilde kısaltacağını ve sınırötesi işbirliğini ve ilerleme konseptini yeniden tanımlayacaktır.” diyor.
Hyperloop sistemi nedir? Sorusuna gelecek olursak bir de resmi tanımına bakalım:
“Esas olarak Hyperloop, şehiriçi ve şehirler arası ulaşım için geliştirilmiş “tüp” bazlı bir ulaşım sistemidir. Tüpteki havanın sert bir şekilde azaltılması ile hareket neredeyse sıfır sürtünmeyle gerçekleşir ve böylece yolcular güvenle uçak hızında seyahat ederler. Bu sistemin tamamı alternatif enerji ve enerji koruma sistemleri ile desteklenmektedir. Şu anda geliştirilen sistemde Hyperloop en az harcadığı kadar (hedefimiz daha fazlasını) enerji üretmek üzere inşaa ediliyor.”
HTT’nin uygulanabilir ve küresel ölçekte tercih edilen bir ulaşım yöntemi olup olmayacağı henüz kafalarda soru işareti . Fakat nüfusun hızla artması ve iklim değişikliğinin giderek artan bir tehdit olması, sürdürülebilir toplu taşıma sistemlerine duyulan ihtiyacı da bir şekilde gözler önüne sermiş oluyor. Özellikle doğa dostu olacak bu proje çevrecileri de heyecanlandırıyor.
Foxconn ABD’de 7 milyar dolarlık yatırım yapacak
